- onmaz
- 1) неизлечи́мый2) перен. неуда́чливый
Türkçe-rusça sözlük. 2013.
Türkçe-rusça sözlük. 2013.
ah alan onmaz — kötülük ettiği için beddua alan iflah olmaz anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
dal sürmek — kesilmeksizin devam etmek, sürüp gitmek Yüreğinde onmaz bir karıncalanma vardı; onmaz bir kıpırtı dal sürüyordu, durmadan filizleniyordu. B. Günel … Çağatay Osmanlı Sözlük
ah — is. 1) İlenme, beddua 2) ünl. (a:h) Sesin tonuna göre pişmanlık, öfke, özlem, beğenme, sevgi vb. duygular anlatan bir söz Ah, ne güzeldi o Direklerarası ndaki Ramazan ve Donanma geceleri! Y. K. Karaosmanoğlu 3) ünl. (a:h) Ağrı, acı duyulduğunda… … Çağatay Osmanlı Sözlük
mahvetmek — i, der, Ar. maḥv + T. etmek 1) Yok etmek 2) Bozup işe yaramaz duruma getirmek Kuraklık ekinleri mahvetti. 3) Onmaz duruma getirmek Beni bu güzel havalar mahvetti / Böyle havada istifa ettim / Evkaftaki memuriyetimden. O. V. Kanık 4) Boşa… … Çağatay Osmanlı Sözlük
balta vurmak — balta ile kesmek, parçalamak Sakın kesme, yaş ağaca balta vuran el onmaz. M. E. Yurdakul … Çağatay Osmanlı Sözlük
yiyip bitirmek — 1) tüketmek 2) onmaz duruma getirmek, yıkımına sebep olmak 3) sürekli olarak tedirgin etmek, üzmek, hırpalamak İçinde çarpışan bu iki zıt kuvvetten hangisine tabi olacağını bir türlü kestiremiyor, kendi kendini yiyip bitiriyordu. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük